
Isık Gölün kıyıları bembeyazdı sessizdi. Yalnız inatla yaklaşan helikopter bozuyordu sessizliği helikopterin geçtiği yerlerde hafif çöküntü oldu. İnine taş yağan çığ düşen kurt Akbar kovuğun dibine doğru kaçtı korkan Akbar başladı acı acı ulumaya çaresizdi. Akbar gebe olduğu için eşi Taşçaynar daha çok dışarıda dolaşıyordu. Çalıların arasına sinmişti Akbarın uluduğunu duyunca kalkıp inlerine doğru geldi. Taşçaynar korkma artık ben geldim dercesine Akbara sokuldu. Akbar karnında taşıdığı yavruları ne pahasına olsun koruyacaktı. Bu yüzden insan olsun hayvan olsun herkese tereddütsüz saldırabilirdi. Bu yüzden korkunun yerine mutlu geleceği aldı. Akbar gebe olduğu için avları Taşçaynar yakalıyordu Akbar’da güvenliği sağlıyordu. Hayat şartları o bahar mevsiminde sayga (antilop) sürülerinin sayısında büyük bir artış görülmüştür. Çünkü geçen sonbahar da kurtların saldırısı başladığı zamanlar da hava sıcak ve yağışlı geçmiş otlar iki defa canlanıp yeşermiş bol besin saygalarda doğumu arttırmıştı. Saygalar Mujunkum’um kumlu bölgelerindeki kuytulara sığınırlardı. Kurtlar buralara gelmezdi çünkü gelseler de kumullularda antilopları yakalamaları mümkün değildi. Yazın özellikle en sıcak günlerde kurtlar antiloplara saldırmaya gerek görmezlerdi. Çünkü o dönem de kolayca elde edecekleri avlar çoktu. Mujunkum’a kış gelmişti ve Akbar’da doğurmuştu. Akbar’ın yavruları büyümüş çocukluktan sıyrılmış hala biraz acemi iseler de güçlü birer genç kurt olmuşlardı. Ve çok güzel kurt olmuşlardı. Ama yavrulardan en küçüğü tıpkı annesine benziyordu masmaviydi gözleri ve o sırada Mujunkum’a hayvan toplayıcıları gelmişti. Abdi as, Pet ruha, Diyakoz, İnga bunlar haşhaş kaçakçılarıydı ve buraya da hem haşhaş toplayıp bunları satacaklardı hem de hayvan leşlerini toplayacaklardı ve haşhaşları toplayıp kibrit kutularına yerleştirdikten sonra oradan trene binip uzaklaşacaklardı ama yakalandılar. Mujunkum’da kış ağır şartlarda geçiyordu. Akbar ve Taşçaynar’da hep insanlardan korkmuşlardı. Ama Akbar’ın korkusu iki katına çıkmıştır. Ya yavrularını kaçırırlarsa o zaman Akbar yaşayamazdı. Korktuğu başına gelmişti Akbar’ın yavrularını kaçırmışlardı ve kaçıranda Bazarbaydı tabi ki satıp içki alacaktı. İçkicinin biriydi Bazarbay’da yavruları arkadaşı olan Baston’un yanına getirdi saklaması için ama ne Boston ne karısı Gülüm han kabul etti bunu ama Bazarbay ikna edip o akşam orda kaldı ve yavrusu çalınan Akbar’da deliye döndü ve herkese saldırdı. Bazarbay’da ertesi gün yavruları satıp parasıyla güzelce kendine ziyafet çekti. Akbar’da Boston’ların evlerinin kapılarında günlerce gecelerce acı acı uluyordu. Ve bir gün Boston’un çocuğunu Kence’yi Akbar kaçırdı. İnine götürmek üzere o sırada Boston yalvarıyordu Akbar oğlumu getir bana ver yalvarırım. Ama Akbar hızını arttırdı o sırada Boston silahıyla ateş edip vurdu Akbar’ı ama sadece vurulan o değildi oğlunu da vurmuştu. Çocuk acısı Boston’u bitirmişti ve herkese dost olan Boston herkesin gözünden düştü bir anda ve teslim olmaya giderken atınıda aldı ve birden durup atının boynuna sarıldı ve ağlamaya başladı. Ah Donkuluk neler yaptım anlayamazsın oğlumu öldürdüm. Ben onu mezara gömmeden ayrıldım sevgili karımı terk ettim atın kulaklarını sıktı karnına çarpmasın diye üzengilerin kayışlarını kısalttı elveda; dedi haydi git eve dön istediğin yere git bir daha görüşemeyeceğiz atın sağrısına hafifçe vurdu ve hayvan serbest bırakılmasına şaşarak yürüyüp gitti.
Boston yalnız yapa yalnız devam etti yoluna gölün maviliği yavaş yavaş büyüye büyüye yaklaşıyordu. Onun sularında erimek yok olup gitmek istiyordu. Yaşama arzusu doğup doğup ölüyordu içinde tıpkı şahlanan sonra düşen kendi köpükleri arasında tekrar yüzeye çıkan dalgalar gibi...
NOT:Kitap Kıyamet,İdam Kötülüğü isimleriylede bilinmektedir.Ülkemizde çevirmenler "dişi kurdun rüyaları" ismini uygun görmüşler.Kitap dünya genelinde büyük bir okuyucu kitleye sahiptir.Romanda dikkati ilk once Akbar ve Taşçaynar adlı iki kurt çekiyor. Akbar disi kurt, taşçaynar ise erkek kurttur. Isık Göl vadisine uzaklardan gelen iki kurt yalnız dolaşmaktadırlar.Ayrıca bu kurtlar yaşadıkları bu çevrede kısa sürede ünlenmişler,çevredeki insanlar tarafından isimleri anılır olmuştur ,akbarın göz renkleri onu görenin hafızasından silinmez başka kurtlarda olmayan bir ihtişama sahiptir. İstedikleri sadece nesillerini artırmaktır, lakin bu onlara nasip olmaz.Üç kez dogum yapsalar da her defasında yavrularını kaybederler.Romanda baska bir sahıs da var ki bu da Abdiastır.Abdias öz düşüncelerine göre ruhani mektebinden kovulmus bir papazdır. Maksadı insanları dogru yola çekmek onlara Allah'tan korkmayı öğretmektir.Bunun icin o, XX. yüzyılın felaketi sayılan narkotiğe karşı savaşma kararı alıyor. Bu narkotik satanların uarasına sızıyor ve onları bu yola sürükleyen kişiyi bulabilmek icin madde toplamaya gidiyor. Ancak onun maksadını açığa çıkarıyorlar ve kendisini ağaçta İsa peygamber gibi çarmıha geriyorlar. Son nefesinde Abdias has-has topladığı zaman karsilastigi kurdu Akbarı gormeyi arzu ediyor ve ilginc olsa da Akbar oraya geliyor. Abdias'ı parçalamak isteyen Taşçaynar'ı engelliyor , Abdias'a baktığı zaman kaybettiği kurt yavrularını hatırlıyor. Ve sonuncu defa Akbara yine doğuruyor, lakin bu defa ayyaş Boston onun çocuklarını çalıp satmak için götürüyor. Akbar yavrularını arıyor,Boston ise Akbar'ın yavrularını aradığını bildiği için nefret ettiği Bazarbayın evine gidiyor. Bazarbay iyi biridir. Onun Gencesh isimli bir kücük oğlu var. Boston gittikten sonra yavrularının hala Bazarbayın evinde olduğunu düşünen Akbara günlerce orada bekliyor. Sonun da Gencesh'i kaçırıyor. Evladını kurtarmak için ateş eden Bazarbay oğlunu öldürüyor. Bu acıya dayanamayıp gidip Bostonu da öldürüyor ve teslim oluyor. Tabiat insanlardan onun yarattıklarını mahvettikleri için böylece intikam alıyor.(AYTMATOV bu romanında bir devlet politikası haline getirilmiş bir sürek avından, insanları zehirleyen zehir tacirlerinden,bahseder ki bence bunlar Cengiz Aytmatovun entellektüel kişiliğinin kitaplarına yansımasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder